Angkor Wat
Kamboçya’nın en çok ziyaret edilen turistik yerlerinden biri olan Angkor Wat’ın 9. ve 12. yüzyıllar arasında Hindular ve Budistler tarafından inşa edildiği düşünülüyor. Önceleri Hindu daha sonra Budist tapınağı olarak kullanılan Angkor Wat, dünyanın en büyük tapınağı olma ünvanına da sahip. Üzerinde yetişen ağaçları ve görkemli yapısıyla 2.5 kilometrelik bir alana yayılan tapınak Kmer Mimarisinin ana ögelerini taşıyor ve bir çok Angkor tapınağının aksine Angkor Wat batıya doğru bakıyor.
Angkor, Sanskritçe’de şehir anlamına gelen “nagara’’ kelimesinden gelerek, kadim Kmer Uygarlığının kültürel ve ticari merkezi olarak kabul ediliyor. 9. ve 15. yüzyıllarda dünya nüfusunun %1’nin yaşadığı bu merkezden bugün geriye pek bir yapı kalmasa da, Angkor Wat tüm iştihamı ve görkemiyle Kamboçya’nın en çok ziyaret edilen yeri. Yalnızca dini yapıları kapsayan bir mimari anlayış olarak Kmer Mimarisinin kullandığı ana malzeme taş, en önemli özelliği ise doğa ile iç içe geçmiş olması. Uygarlığın ilerleyen dönemlerinde tuğla ve kil gibi malzemeler kullanılarak farklı motif denemeleri ortaya çıksa da, uzmanlar hiçbir zaman bu yapıların tam olarak Kmer olduklarını söyleyemiyor. Kmer Mimarisinin yapısal özellikleri için anahtar kelimeler ise şöyle sıralanıyor; parmağa benzer şekilde gittikçe sivrileşen ve oymalı bir yapı (İngilizce: prang), yapı içinde merkezi bir tapınak ögesi, duvar ya da çeşitli elemanlarla çevrili, “gopura’’ adı verilen bir giriş yapısı ve dört bölüme ayrılmış bir merkezi bölge etrafını saran dikdörtgen biçimli bina.
Aspen’in her yıl gerçekleştirdiği gezilerinde, geçtiğimiz yıllardaki rotasında bu görkemli mimariye oldu. Bakırküre Mimarlık, Dilekci Mimarlık, Hatırlı Mimarlık, Profit İç Mimarlık, Jeyan Ülkü Mimarlık, CM Mimarlık, Erginoğlu&Çalışlar ve Mansuri Architects’in katılımıyla gerçekleşen gezi Vietnam’dan Kamboçya’ya uzanıyor, Angkor Wat’ın eşsiz manzarasında soluklandılar.
