Biyomimikri, doğada var olan organizmaların yapılarını veya işlevlerini taklit ederek insan yapımı sistemler ve teknolojiler geliştirmek için kullanılan bir yaklaşım türüdür. Bu yaklaşım, doğadaki organizmaların mükemmel bir şekilde optimize edilmiş çözümler sunduğu fikrine dayanır. Biyomimikriyi temel alan tasarımlarda doğanın, en az kaynak kullanımı ile en iyi sistemi oluşturma çabası taklit edilir ve bu bilgilerin teknolojik yeniliklere dönüştürülmesi hedeflenir.
Mimari tasarım, insanların yaşam alanlarını oluştururken estetik, fonksiyonellik ve sürdürülebilirlik gibi birçok faktörü dikkate alır. Son yıllarda, mimarlar doğadan ilham alarak biyomimikriyi tasarım süreçlerine entegre etmektedirler. Mimarlar, doğadaki organizmaların stratejilerinden ilham alarak çevre dostu, etkili ve yenilikçi mimari çözümler geliştirmeyi amaçlar.
Biyomimikri, yapılarımızı çeşitli açılardan şekillendirebilir; yapının formunu ve cephesini doğrudan doğadan ilham alarak veya yapının tasarımında doğanın işleyişinden ilham alarak kendine yetebilen ve sürdürülebilir bir yapı tasarımı olarak şekillenebilir. Bu yapıların bazılarını inceleyelim.
livMatS Biomimetic Shell
Yapı, sürdürülebilir mimarlık için araştırma yapan iki önemli programın ortak bir araştırma projesi olarak hayata getirilmiştir. Bu proje kapsamında, parçalı ahşap kabuk yapısına sahip bir bina ortaya çıkmıştır. Bu bina, tamamen parçalanabilir ve yeniden kullanılabilir şekilde tasarlanmıştır. Yapının tasarımı deniz kestanelerinin iskeletinin yapısal ilkelerine dayanmaktadır.
Yapı, mümkün olan en az enerji üretimini yapacak şekilde tasarlanmıştır. Binanın konumu ve yönelimi, çevredeki binaların kış günlerinde binaya çok az gölge düşürmesi için özenle seçilmiştir. Ahşap kabuk, elyaf yalıtımı ile donatılmıştır, bu da kış aylarında termal iç mekân konforunu sağlarken, yaz aylarında oluşabilecek yüksek ısıdan da kaçmaya yardımcı olmuştur.
Fab Lab
Roth Architecture tarafından tasarlanan Fab Lab, doğanın estetik güzelliklerinden ilham alan, beton ve palmiye lifi kombinasyonuyla inşa edilmiş organik formda laboratuvar projesidir. Doğadan alınan doğal desenlerin izlerini taşıyan bu proje, 3D yazıcılar ve lazer kesiciler gibi çağdaş teknolojik ekipmanlarla donatılmıştır.
Fab Lab'ın kompakt yapısı, ormanın içinden geçerek, bazı noktalarda da doğrudan ağaçların çevresine sarılarak konumlandırılmıştır. Cephesinde yaprakları ve ağaçları andıran iç içe geçmiş farklı şekillerde eğrisel pencereler ve kapılar bulunmaktadır. Planla, ağaçların ortasından geçen küçük avlular bulunmaktadır. İç mekânda, doğal formlara uyumlu organik banklar ve bitki yatakları yer almaktadır. Ayrıca, sert zeminlerin bazı bölgelerine bitki ekim alanları entegre edilmiş ve yerli orman bitkileriyle doldurulmuştur.
Eastgate Merkezi, Zimbabwe
Termitler yuvalarını, güneşin doğuş ve batış yönüne göre konumlandırarak ısınma ve havalandırma sağlarlar. Termit yuvalarının termal kütlesi, iç ortamın korunması için önemli bir rol oynar. Daralan bacalar, ılık havanın hızla dışarıya çıkmasını sağlar ve bu sayede içerideki sıcaklığın dengelenmesine katkıda bulunurlar. Termitler, iklim koşullarına ve dış ortam şartlarına göre yapı tasarlayarak sabit bir sıcaklık sağlamak konusunda doğanın başarılı inşaatçılarıdır.
Mimar Mick Pearce, termitlerin özelliklerinden ilham alarak Eastgate Binasını enerji tasarrufu odaklı tasarım yaklaşımı ile tasarlamıştır. Bu yaklaşımlar sayesinde, iç konfor sıcaklığını ayarlamak için gerekli olan enerjiden %35'e varan tasarruf sağlanmış ve mekanik havalandırma sistemine ihtiyaç duyulmamıştır. Güneş ışığının kontrolü için mimar, çıkıntılar ve derin saçaklar gibi mimari öğelerden yararlanmıştır. Özellikle, Afrika'da kullanılan geleneksel derin saçaklar, duvarlarda gölge oluşturarak yaz güneşinin etkisinden korunmayı sağlarken, aynı zamanda kışın güneş ışığının binayı ısıtmasına da olanak tanımaktadır.
Termitlerden ilham alarak, gece soğutması ve ısı depolama gibi doğal yöntemlerle sıcaklık kontrolü sağlanmıştır. Örneğin, bodrum katındaki kaya deposu, çevre ve insan faaliyetlerinden kaynaklanan ısıyı emmektedir gece de soğuk havayı içeri çekip konvektif hava akışını başlatmaktadır. Bu soğuk hava, delikli zeminler ve süpürgelik havalandırmaları aracılığıyla bir sonraki gün ofislere dağıtılarak enerji verimliliğini sağlamaktadır.
Kaynakça
https://yapidergisi.com/biyomimetik-tasarim-yaklasimi-ve-mimari-uygulamalar/
https://www.arkitera.com/haber/tulumda-dogaya-uyumlu-fab-lab/
https://parametric-architecture.com/nature-inspired-design-biomimicry-in-architecture/
https://blog.burotime.com/dogadan-ilham-alan-tasarim-stratejisi-biyomimikri-nedir/