Mimarlık; binlerce yıllık geçmişin bilgi birikimi ile evrilen, gelişmeye devam eden bir mekân yaratma sanatı ve bilimidir. Her bir mimarın mimarlık anlayışı farklıdır. Dolayısı ile ortaya çıkaracağı yapılarında da bu farkı en iyi şekilde yansıtır. Bunu yaparken de projenin sahip olduğu sorunlara en iyi yoldan çözümler sunar.
New York, Londra, İstanbul, Barselona veya Paris…Konu büyük şehirler olunca aklımıza ilk olarak o şehrin özgün kentsel dokusu ve özgün mimarisi gelir. Kentlere özgün kimlik kazandıran, çevremizi daha yaşanabilir kılan ve bunu yaparken yaratıcılığı teknik bilgi ile harmanlayan kişiler mimarlardır. 3 Ekim Dünya Mimarlık Gününün kutlandığı bu haftada, dünyamızı değiştiren ve değiştirirken daha yaşanabilir mekânlar sunan, alanında öncü 4 mimarı yakından inceliyoruz.
Zaha HADID, Görsel zaha-hadid.com adresinden alıntılanmıştır.
Haydar Aliyev Kültür Merkezi, Bakü, Azerbaycan
Zaha HADID
Irak asıllı İngiliz mimardır. Üniversitede aldığı Matematik eğitiminden sonra Mimarlık eğitimi almış ve yaptığı birçok eserle kısa sürede mimarlık camiasında dikkatleri üzerine çekmiştir. Ayrıca mimarlık için Oscar Ödülü değerinde olan Pritzker Ödülü’nü kazanmış ilk kadın mimardır. Kariyeri boyunca eğitim, iç mekân tasarımı, kıyafet tasarımı ve mimarlık gibi birçok farklı alanda yer almıştır. Tasarımlarında dekonstrüktivist akımından etkilenmiştir. Haydar Aliyev Merkezi, MAXXI, Havenhuis, Londra Su Sporları Merkezi ve diğer tüm eserleri ile dünyayı şekillendirmiş, tasarımdaki çığır açan yaklaşımı ile yaşadığımız evrene değer katmıştır. Zamanın çok ötesinde yaşamış olan mimar, mimarlığı şu şekilde tanımlamıştır: ‘’Mimarlık, gereksiz yere zor, çok zor.’’
Renzo PIANO maketleri ile birlikte, görsel thoughtco.com adresinden alıntılanmıştır.
The Shard, Londra, İngiltere
Renzo PIANO
İtalyan Mimar Renzo PIANO; çalışmalarını Fransa, Paris ve İtalya Cenova’da sürdürmektedir. Adını ilk olarak Fransa’da gerçekleştirilen uluslararası mimarlık yarışması sonrası duyurmuş ve ikonik yapı Centre Pompidou’ya imza atmıştır. RIBA Altın Madalyası, Erasmus Ödülü, Pritzker Mimarlık Ödülü ve daha birçok prestijli ödülün sahibi olmuştur. Dekonstrüktivizm akımından etkilenerek projelerini tasarlamakta ve bu akımın temsilcilerinden biri olmaktadır. Dünyanın birçok farklı ülkesinde sayısız eserler üretmiş bir mimar olarak akıllarda en çok yer edinen yapıları; Centre Georges Pompidou, The Shard, Tjibaou Kültür Merkezi, İstanbul Modern ve Fondation Beyeler olarak sayılabilir. Yapılarını, minimum malzeme ve işlevsel çözüm ile tasarlayan mimar, mimarlığı bir TEDx konuşmasında şu şekilde tanımlamıştır: ‘’ Mimarlık, insanoğluna sığınak yapma sanatıdır.’’
Frank GEHRY, Görsel commercialinteriordesign.com adresinden alıntılanmıştır.
Guggenheim Müzesi Bilbao, Bilbao, İspanya
Frank GEHRY
1929 Toronto doğumlu mimardır. Yaşayan en önemli mimarlardan biri olarak ifade edilen Frank GEHRY, Harvard Üniversitesi ve Güney California Üniversitesi’nde eğitim almıştır. 1970 yıllarının sonlarına doğru mimarlık anlayışı dekonstrüktivizm üslubuna yönelmiştir. 1990 yılında Pritzker Mimarlık Ödülü’nün sahibi olmuştur. Projelerinde sahip olduğu farklı ve cesur tasarım anlayışı alışılagelen mimari yazılımlardan farklı modelleme programlarını kullanmayı gerektirmiştir. Dünyanın birçok farklı yerinde yapısı bulunan mimarın 1997 yılında açılan Guggenheim Müzesi Bilbao yapısı, İspanya’nın liman kenti Bilbao’ya değer katmıştır. Diğer bilinen eserleri; Walt Disney Konser Salonu, Dans Eden Ev, Louis Vuitton Vakfı ve Vitra Tasarım Müzesi olarak sayılabilir.
Antoni GAUDI, Görsel elpais.com adresinden alıntılanmıştır.
La Sagrada Familia, Barselona, İspanya
Antoni GAUDI
Katalan mimarın tam adı Antoni Placid Guillem GAUDI’dir. Döneminde İspanya’nın Art Nouveau akımının öncüsü olmuştur. Fransız Mimar Eugene Viollet-le-Duc’ün ‘’Süsleme, mimarinin kaynağıdır’’ düşüncesinden etkilenmiştir. Mimarlık eğitimi her ne kadar 8 yıl sürse de eğitimi boyunca okulunun kütüphanesinden geçirdiği zamanlarda birçok şehrin mimarisini inceleme fırsatı bulmuş ve bu bilgi birikimini yapılarını tasarlamakta kullanmıştır. Yaşamı boyunca İspanya’da birçok eser bırakan mimar, günümüz mimarlarına halen esin kaynağı olmaktadır. Bitmeyen kilise olarak ünlenen La Sagrada Familia, Casa Batlló, Casa Milà, ilk projesi Vicens Evi ve Park Güell, ünlü yapılarından sadece birkaçıdır.
Teknoloji ve tasarım odaklı gelişmeleri yakından takip ederek bunları ürünlerinde en iyi şekilde entegre eden ASPEN, güncel ve ilgi çekici içeriğe sahip yazılarına devam ediyor! Diğer yazılarımızı takip etmek için ve de geniş ürün gamına sahip olduğumuz inovatif tasarım ürünlerimizi yakından incelemek için www.aspen.com.tr adresini ziyaret edebilirsiniz.
Kaynakça:
rphw.com
