Dünya ve onun bir parçası olan bizler, son yıllarda hızlı tüketim ve nüfus artışı ile yaşam yuvamızda büyük oranda hasara yol açtık ve açmaya devam ediyoruz. Her şeyin birbiri ile bağlantılı ve etkileşimli olduğu hayat serüveninde mimarlık; üzerine düşen çevreci farkındalık rolünü gerçekleştirerek, yenilikçi ve duyarlı çalışmalara imza atmalıdır.
Neri Oxman ve ekibi
Daha çevreci ve sürdürülebilir yapı sistem ve araçlarının geliştirilmesinin gerekliliğine bağlı olarak, çalışmalarını sürdüren ve alanında uzman olan Neri Oxman ve ekibi; hesaplamalı tasarım, dijital fabrikasyon, malzeme bilimi ve sentetik ekolojinin kesiştiği noktada çalışmalarını sürdürmektedir. Bunu çevreyle ilgili sürdürülebilirlik ilkelerine uyumlu, biyolojiyi ve teknolojiyi bir arada kullanarak yapmaktadır.
Biyomimari; doğanın yapısından ilham alarak onun çalışma prensibini inceleyip, binalarda sürdürülebilir çözümler oluşturmaya çalışır. Doğanın çalışma sistemini taklit eder, çünkü bizlerin yaşamış olduğu sorunları, doğanın çoktan çözmüş olduğunu bilir ve bu doğrultuda ilerler. Biyomimari ayrıca çok disiplinli bir yapıya sahip olup, üretim şekli ve ölçeğinde çeşitlilik barındırmaktadır.
Bu alanda Neri Oxman çalışmalarını sürdürmektedir. Neri Oxman’ın son çalışmalarından biri olan ‘’Aguahoja’’ 2014-2020 yılları arasında hayata geçirilmiş ve yapımında doğada en çok bulunan biyopolimer kullanılmıştır. Biyomimari kabuğun yapımında yere düşen 5740 yaprak, 6500 elma kabuğu ve 3135 karides kabuğu kullanılmıştır. Üretilen kabuklar, iki ayrı çalışma grubunun yer aldığı iki pavyonla sergilenmiştir. Her birinde farklı noktalara değinen çalışmalar, Aguahoja I ve Aguahoja II olarak isimlendirilen gruplarda gerçekleştirilmiştir.
İlhamını doğanın en büyüleyici yapısı olan ağaçtan alan Aguahoja’nın deriye benzeyen pavyon kabuğunun inşasında 3D baskı yazıcılar kullanılmıştır. Yazıcı; organik maddeyi su ile işleyerek istenilen şekli oluşturmaktadır. Sonrasında, yazıcının işlediği kabuktaki su zamanla buharlaşır ve sertleşir. Toplamda beş metre yüksekliğe kadar ulaşabilen kabuk, sertleşme sonrası dış etkilere karşı dayanımlı hale gelir.
Organik malzemeden oluşan biyokompozit deri ve polimerik iskelet, beton ve çimento gibi yapay malzemelerden farkı olarak dış etmenlere cevap veren bir yapıdır. Bu nedenle biyomimari kabuk, oluşum süresinde çevre etmenlerine bağlı olarak şekil alır ve daha sonrasında bu etmenlere bağlı olarak bozulmalar yaşayabilir. Söz konusu yağmurlu bir hava durumunda, su ile temas eden kabuk eriyerek toprağa karışacak ve üretiminden tüketimine sıfır atık elde edilmiş olacaktır.
Neri Oxman’ın önerdiği gibi, karmaşık geometrilere sahip çok ölçekli yapıların tasarımı ve üretimi için yenilebilir ve doğada parçalanabilen polimerlerin kullanıldığı sistemleri geliştirmeliyiz. Özellikle; plastik ürünlerin hızlıca biyopolimer muadilleri ile yer değiştirmesi, bu gelişim için güzel bir başlangıç teşkil edecektir.
re-thinkingthefuture.com