Görsel artdogistanbul.com adresinden alıntılanmıştır.
Sonbahara ve en çok da İSTANBUL’ a yakışan bir etkinlik ile bu haftaki blog yazımız yayında!
35 yıldır devam eden ve bir sanat etkinliğinden fazlası olan İstanbul Bienali, 17 Eylül 2022’de 17.’si düzenlenecek ve sanatseverleri tekrar bir araya getirecek. İlki 1987 yılında Beral MADRA’nın genel koordinatörlüğünde hayata geçirilen bienal, günümüze değin birçok ulusal ve uluslararası küratörle hayata geçirildi. Bienal, 2019 yılında yaşanan global salgın sebebiyle 2021 yılına kadar gerçekleştirilememişti. Bu yıl her zamankinden farklı şekilde gerçekleştirilecek ve dünyanın farklı bölgelerindeki katılımcıları bir araya getirecek.
1987 1st İstanbul Biennial Poster / The image is taken from bienal.iksv.org
İstanbul Bienali Tarihi
İstanbul’un en büyük sanat etkinliği olan İstanbul Bienali’nin temelleri 1973 yılında atılmıştır. Eczacıbaşı Holding’in kurduğu İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı, bienalden önce festival kapsamında gerçekleştirilen plastik sanat çalışmalarını özel bir şekilde sergileme kararı alarak bu süreci başlatmıştır. Özel olarak sunma kararının sonucunda ilk bienal 1987 yılında, Beral MADRA’nın koordinatörlüğünde gerçekleşmiştir. Anlatılmak istenen yoğun düşünce teması ‘’Geleneksel Yapılarda Çağdaş Sanat’’ başlığı altında toplanmıştır.
Dünyanın birçok yerinden alanında öncü küratörler eşliğinde devam eden bienal, her iki yılda bir olacak şekilde devam etmektedir. Sürekliliğini ve yaratıcılığını üst seviyede tutmaktadır. Sanatçının sadece eserini sergilediği bir platform aracı olmaktan çok daha fazlası olan bienal; sanatçıların, sanatların, ziyaretçilerin ve kentin bir diyalog halinde olmasına aracılık etmektedir. Bu amaçla her iki yılda bir, farklı kültürden sanatçılar görsel sanatları ile tarihin buluşma noktası olan İstanbul’da bir araya gelmektedirler.
2003, Public Works of Doris SALCEDO / The image is taken from art21.org
Doris SALCEDO’nun Sandalyelerinin Hikayesini Biliyor Muydunuz?
Aslen Kolombiyalı olan heykeltraş Doris SALCEDO’nun eserlerinin çoğu kamusal çalışmalara dayanmaktadır. 2003 yılında gerçekleşen 8. İstanbul Bienali’nde yer alan sanatçı, Untitled (İsimsiz) adlı yerleştirmesiyle zihinlerde yer edinmişti. Birçoğu terk edilmiş evlerin bulunduğu Karaköy, Yemeniciler Caddesi’ndeki iki bina arasındaki boşluğu kullanarak çalışmasını gerçekleştirmişti. İki bina arasına 1550 tane ahşap sandalyenin yerleştirerek oluşturduğu eser; İstanbul’un göç ve yer değiştirme olgularını arşınlayan bir çalışmadır. Sanatçı İstanbul'u keşfederken Karaköy gibi merkezi bir alanda karşılaştığı harabelerle dolu bu bölge kendisini etkilemiştir. Bir zamanlar Yahudi ve Yunanlıların yaşadığı bu evlerin boşaltılması, çalışmasının oluşumunu etkileyen bir olay olmuştur.
17. İstanbul Bienali’nde Yer Alacak Bread and Puppet Theater / Görsel bienal.iksv.org adresinden alıntılanmıştır.
17.’si düzenlenecek olan bienal, etkileşimli yapısı ile güncel sanat dinamiğinin nabzını tutuyor. Etkinliğe katılan ziyaretçi, sanatçı, eleştirmen ve küratörlerin çok katmanlı bir birliktelik kurmasını sağlıyor ve birçok farklı kültürel zenginliğin, güçlü bir bağ kurmasına katkı sunuyor. Dünya çapında merak uyandıran bir etkinlik olarak devam eden İstanbul Bienali, yerel sanat anlayışının yansımasından çok sanatçıların eserleriyle ve ziyaretçilerle uluslararası bir anlayışla diyalog kurmasını sağlıyor. Bu bağlamda, ziyaretçi ve zihinleri bir araya getirirken uzun yıllardır kazandığı sanat birikimine yenilerini dâhil ediyor. Herkese açık, çok uluslu bir sanatsal üretimi etkinliği olan İstanbul Bienali, sanatın önemini bizlere hatırlatıyor. 35 yıldır zihinlerde birçok kolektif hatırayı ayakta tutarak, birçok sanatsal esere ev sahipliği yapmaya devam ediyor.
17. İstanbul Bienali Sergi Mekânları / Görsel bienal.iksv.org adresinden alıntılanmıştır.
17. İstanbul Bienali
Bu yıl 12 farklı mekânda gerçekleşecek olan bienalin küratörleri: Nanyang Teknoloji Üniversitesi’nde profesör olan Ute Meta BAUER, Golden Gate Ödüllü sanatçı Amar KANWAR ve bağımsız küratör David TEH’dir. 17. İstanbul Bienali dokunmak, aktarmak ve açıklamak istediği; düşüncenin, yapmanın, oluşturmanın ve göstermenin farklı bir yolu olduğunu göstermektir. Bu yılki bienal ile farklı grupların bir arada nasıl düşüneceğini ve nasıl etkileşime gireceklerini göreceğiz.
17. İstanbul Bienali Küratörleri: Ute Meta BAUER, Amar KANWAR ve David TEH (soldan sağa)
Birçok ulusa, dine, imparatorluğa ve topluluğa ev sahipliği yapmış, çok katmanlı dinamik şehir İstanbul’da gerçekleşecek olan bienal, küratörleri için de zorlayıcı fakat bir o kadar zevk verici bir proje olmasını sağlamış. İki yıllık süre boyunca fiziksel olarak bir araya gelemeyen küratörler, pandemi nedeniyle toplantılarını zoom üzerinden gerçekleştirmek durumda kalmışlar. Fakat dinamik ve tarihi geçmişe sahip bir şehirde çalışacak olmaları onları daha güçlü şekilde projeye bağlanmalarını sağlamış. Küratörlere göre 17 Eylül’den önce başlayan bienalin 20 Kasım’dan sonra da devam etmesi umut ediliyor. YouTube’da yayınlanan söyleşinin sonunda yer alan demeçte ise her şey açıkça ifade edilmiş:
‘’Bu bienal tatlı, olgun meyvelerle kaplı ulu bir ağaç olmak yerine kuşların uçuşundan, bir zamanların bereketli denizlerinden, yerküreyi yavaşça yenileyen ve besleyen kimyadan bir şeyler öğrenme arayışında. Belki bu bienal büyük bir toplanma ya da tek bir zaman ve mekanda yapılan planlı bir buluşma değil, bir dağılma, gözden uzak bir mayalanmalıdır. İplikleri bir araya gelir, çoğalır, ayrılır, gürültülü bir zirveye ya da nihai bir düğüme ulaşmadan yer yer kesişir. Bırakın bu bienal de kompost olsun. Vaktinden önce başlayabilsin, bittikten çok sonra da devam edebilsin.’’
Kaynakça: