Günümüz iş dünyasında ofisler artık kapalı duvarların içinde masa ve sandalyelerin sıralandığı izole mekânlar olmanın ötesine geçmiştir. Verimlilik, konsantrasyon, yaratıcılık ve iş birliği gibi kavramlar ofis tasarımını değiştirmiş; çalışanların ihtiyaçlarına göre şekillenen esnek yapılar ortaya çıkmaya başlamıştır. Çalışanlar bir yandan işbirlikçi ve etkileşime açık alanlara ihtiyaç duyarken, diğer yandan da sessiz, bireysel odaklanmaya uygun çalışma ortamlarına ihtiyaç duymaktadır. İşte bu durum modüler bölme duvar sistemleri ile çözüme kavuşturulmakta ve denge sağlanmaktadır.
Görsel: https://www.aspen.com.tr/projeler/talu-tekstil-ofis
Özellikle pandemi sonrası dönemde, açık ofislerin avantajları ve dezavantajları net bir şekilde görülmeye başlanmıştır. Sürekli dikkat dağıtan ortamlar, gürültü, mahremiyet eksikliği gibi nedenlerle çalışanların odaklanma konusunda zorluklar yaşamaya başladığı görülmektedir. Yapılan bir araştırmaya göre, açık ofislerde çalışanların %31’i sessiz bir alanda çalışamadığı için iş verimlerinin düştüğünü belirtmektedir (TMMOB İçmimarlar Odası Dergisi, 2021).
Bununla beraber tamamen kapalı, klasik hücre ofisler bu konuya çözüm olmamaktadır. Çünkü bu tip ofislerde işbirliği ve etkileşim azalmakta bu sebeple de verim düşmektedir. Yani ofis tasarımı yapılırken sorulması gereken soru sadece “açık mı, kapalı mı?” sorusundan ibaret değildir. Önemli olan bir arada çalışmakla bireysel odaklanmayı birlikte sunabilecek akıllı çözümler bulabilmektedir.
Modüler Sistemler İle Ofis Tasarımında Denge Kurmak
Modüler bölme sistemleri; ofislerin sadece fiziksel değil, fonksiyonel ve psikolojik olarak da dönüşmesini sağlamaktadır. Bu sistemler sabit duvarlar gibi kalıcı olmadığından gerektiğinde alanı herkese açmakta, gerektiğinde izole etmektedir. Böylece ekiplerin birlikte çalışması gerektiğinde alan birleşmekte ve büyümekte, bireysel odaklanma gerektiğinde ise sınırlar netleşmektedir.
Görsel: https://www.aspen.com.tr/projeler/aspen-genel-mudurluk
Sadece işlevsel değil, aynı zamanda psikolojik destekleyici
Mekânların çalışan psikolojisi üzerindeki oluşturduğu etkiler yadsınamaz bir gerçektir. Mimarlık Dergisi’nde yayımlanan bir makalede mekân tasarımının, çalışan davranışları üzerinde doğrudan etkili olduğu ve özellikle şeffaf yüzeylerin, bireysel alan ihtiyacını karşılarken sosyal etkileşimi desteklediği vurgulanmaktadır. (Mimarlık, Sayı 361)
Modüler cam bölmelerle tasarlanmış yarı açık alanlar, bir yandan gün ışığını geçirerek ferah bir atmosfer yaratırken diğer yandan da kişiye ait bir çalışma alanı hissi vermektedir. Uygun koşullarda çalışan insanların verim ve motivasyonu yükselirken çalışma alanlarının tasarımının da ne kadar önemli olduğu görülmektedir. Doğru şekilde kurgulanmış çalışma alanları, çalışanların ortaya koyduğu işin kalitesini de etkilemektedir.
Görsel: https://www.aspen.com.tr/projeler/acibadem-atasehir-hastane-ve-genel-mudurluk
Esneklik = Sürdürülebilirlik
Modüler sistemlerin bir diğer önemli avantajı da sürdürülebilirliktir. Özellikle LEED ya da BREEAM gibi sertifika süreçlerinde mekânsal esneklik büyük bir artı olarak değerlendirilmektedir. Malzeme israfını azaltılması ve vadede değişen ihtiyaçlara göre tekrar kullanılabilmesi modüler sistemlerin olumlu olarak değerlendirilmesine katkı sağlamaktadır.
Kaynakça:
Mimarlık Dergisi, Sayı 361 – "Tasarımın İlkeleri"
TMMOB İçmimarlar Odası Dergisi, 2021 Sayısı – "Çalışma Mekânlarında Verimlilik ve Sessizlik"
GSA.gov – The Integrated Workplace: https://www.gsa.gov