NEOM, Suudi Arabistan’ın kuzey batısında sürdürülebilir ve doğa dostu bir şehir oluşturma fikriyle yola çıkan bir proje. Sindalah, Oxagon, Trojena ve The Line olmak üzere dört farklı bölgeden oluşan projede, Sindalah Kızıldeniz’de lüks bir ada, Oxagon bir endüstri işletmesi, Trojena ise dağ sporlarının yapıldığı bir tesis olarak tasarlanıyor.
Kentsel yaşam alanını oluşturacak The Line, ise projenin en dikkat çeken ve tartışılan bölümü. Bu yazıda, The Line projesi hakkında genel bilgilere ve proje hakkındaki tartışmalara yer verilecektir.
Neom Projesi/ Görsel https://www.neom.com/en-us adresinden alıntılanmıştır.
The Line Projesi
The Line, NEOM projesinde 9 milyon kişiye ev sahipliği yapması planlanan bir şehir olarak tanımlanabilir. Şehirlerin zaman içinde gelişen organik yerleşiminin aksine, The Line, başlangıç noktası belli olan, milyonlarca insanın birkaç yıl içinde yerleşeceği düşünülen bir şehir planlaması. Suudi Arabistan’ın Tebuk bölgesinde yapılması planlanan projenin 2025 yılına kadar tamamlanması bekleniyor.
170 km boyunca düz ve lineer şekilde uzanan iki çizgi olarak düşünülebilecek The Line, 500 m yüksekliğinde 200 m genişliğinde, gökdelenlerden oluşacak bir şehir olarak tasarlanıyor. Karbon emisyonunu sıfıra indirmeyi hedefleyen ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılacağı doğayla iç içe bir tasarım kurgulanıyor.
The Line Projesi/ Görsel https://www.neom.com/en-us adresinden alıntılanmıştır.
Projenin Özellikleri
Yeni kurulacak bir şehir için seçilen bu eşsiz lineer form, The Line’ı uluslararası alanda dikkat çeken bir proje statüsüne getiriyor. Güney Afrika Cumhuriyeti’nin en büyük şehri olan Johannesburg ile aynı nüfusu paylaşıp, %2’si kadar bir alan kaplaması öngörülen The Line, minimum kentsel ayak izine sahip yeşil ve sürdürülebilir bir şehir örneği olmak istiyor.
Projede alınan birçok kararda etkili bir unsur olan sürdürebilirliğin sağlanması için şehir içindeki ulaşım oldukça önem taşıyor. Hızlı tren hatlarının kullanılması planlanan şehirde, otomobil kullanılmayacağı öngörülüyor. Bu sayede park yerleri ve altyapı sistemleri için ayrılan alanlardan tasarruf edilebiliyor. Ancak arabalar olmayacağı için servis alanlarının 5 dakikalık yürüyüşle ulaşılabilir olması gerekiyor.
The Line Projesi/ Görsel https://parametric-architecture.com/ adresinden alıntılanmıştır.
Proje Hakkındaki Tartışmalar
Proje hakkındaki tartışmalar genellikle, lineer formun getirdiği sorunlardan kaynaklanıyor. The Line şehrinde rastgele seçilen iki nokta arasında bulunan ortalama mesafe 57 km, bu nedenle arabaların olmadığı şehirde yürüyerek her yere ulaşılamıyor. Evlerinden iş yerlerine, okullara, hastanelere gidebilmeleri için şehir sakinlerinin kullanacakları toplu taşıma aracının, 170 km boyunca çalışabilmesi için ise en az 86 istasyonlu bir hatta ihtiyaç duyuluyor. Bu da hattın tamamlanma süresini uzatıyor ve duraklara ulaşım süresi de hesaba katılınca, insanların ev ve iş yerleri arasında geçirilen süre 60 dakika üzerine çıkıyor. Ayrıca bu şekilde bir yerleşim, şehir sakinleri arasındaki karşılaşma ve etkileşim ihtimalini azaltıyor ve birbirlerinden uzak bir toplum oluşturuyor.
The Line Projesinin Olası Görünümü/ Görsel https://parametric-architecture.com/ adresinden alıntılanmıştır.
Konu hakkında detaylı çalışmalar yapan araştırmacılar, bu amaçla tasarlanacak bir şehir için en uygun tasarımın dairesel bir form olacağını belirtiyor. Dairesel yerleşimle iki farklı nokta arasındaki ortalama mesafe 2.9 km’ye iniyor ve hızlı trenlere duyulan ihtiyaç ortadan kalkıyor. The Circle adı verilen bu yerleşimle kaplanan yüzey alanı değişmeden, daha az enerji harcanan bir tasarım yapmak mümkün oluyor.
The Line, sürdürülebilirlik açısından pek çok önemli noktası bulunan bir proje olmakla birlikte, birçok olumsuz durumun da meydana gelebileceği bir tasarım. Bu nedenle proje, birçok farklı görüşü ve tartışmayı beraberinde getiriyor.
Kaynaklar
https://www.nature.com/articles/s42949-023-00115-y